Bir zamanlar "hacker"dık...
15 Feb 2012Sene 1998, bilgisayar ve internetle tanışmamın arasından yaklaşık 4 yıl geçmiş ve artık BASIC dışında Perl ile web siteleri için sayaç, form işleme, elektronik kartpostal gönderme gibi komik uygulamalar, ANSI C ile MUD (Multi User Dungeon)
ve BBS (Bulletin Board System)
sunucuları kodları ile uğraşarak günler geçiyor.
Mekanımız Tübitak Bilgisayar Kulübü
(sonradan ismi BİTAV Bilgisayar Kulübü
olarak değişti). Aylık üyelik ücreti ödeyerek bilgisayarları kullanabildiğiniz ve internet erişiminizin olduğu bir kulüp, tabi o zamanlar internet kafe diye bir kavram yok. Evinize bilgisayar almanız için babanızın 2-3 aylık maaşını ödemeniz gerekiyor. Kulüpte bilgisayar oyunlarını oynamak yasak ama arada bir danışman görevlilere çaktırmadan SimCity
kurup oyun da oynanıyor. Hal böyle olunca oyun dışında uğraşacak eğlenceli, heyecan verici birşeyler gerekiyor.
DOS komut satırından win
komutu ile çalıştırdığımız Windows 3.1
için en basitinden win.bat
dosyası hazırlayıp içine komik birşeyler yazıp sistemlere bırakıyoruz. Birileri gelip Windows 3.1 çalıştırmak istediğinde ve DOS komut satırından win
yazdığında Windows 3.1′in gelmesi yerine bizim hazırladığımız win.bat
isimli dosya çalışıyor ve ekranında komik birşeyler beliriyor ve biz onu izleyip kıkırdıyoruz. rootshell
gibi bazı sitelerden exploit
dosyalarını indirip disketlerle kurduğumuz Linux üzerinde veya zaten az olan hafızaya açtığımız tek disketlik Linux sistemler üzerinde denemeler yapıp abi çalıştı
diye kulüpteki diğer kişilere çaktırmadan yanımızdaki arkadaşımıza heyecenla fısıldıyoruz.
O zamanlar internet üzerinde sunucu olarak çalışan Linux veya Unix türevi sistemlerden hesap edinmek zor. Sadece bazı kurumlarda çalışanlara verilen veya üniversitelerde kurulu sistemler var. Sistem yöneticisi bir arkadaşınız yoksa bir yerlerden Linux/Unix hesabı bulma ihtimaliniz neredeyse imkansız.
O zamanlar başkalarına ait sunuculara saldırı yapmak, izinsiz hesap bilgilerini almak ve kullanmak, sistemi silmek ve buna benzer her türlü fantezinizi gerçekleştirmek konusunda sistemi korumakla görevli sistem yönetici dışında bir engeliniz yok. Kanunlar halen internet nedir bilmiyor. Durum bu kadar vahim olunca gençlik heyecanı ve adrenalinin verdiği zevk ile bahsettiğim exploit
isimli kod parçaçıkları ile açık bulduğumuz sistemlere girip çıkıp duruyoruz. Evimize bilgisayar geldiğinde internete dial-up modem ile bağlanmak için kimseciklere para ödemiyoruz, zaten dial-up hizmet veren firmaya ait sunucuyu süzgeçe çevirmişiz, içinde cirit atıyoruz, at koşturuyoruz. Yetmiyor eşe dosta ücretsiz hesap dağıtıyoruz. Arada bir yaramazlığın sınırlarını zorlayıp (özellikle bizi sinirlendiren sistem yöneticilerine cevap olması için) sistemleri siliyoruz, onlar kuruyor biz tekrar siliyoruz (Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne özrü borç biliriz). Devlet kurumlarının sunucularına girip sistem yöneticilerini uyarıp kaçıyoruz. Uzaktan sızamadığımız sistemleri ele geçirmek için mekana masumca gidip yerinde sisteme sızıyoruz (Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi).
Örnekleri ve hikayeyi fazla uzatmadan bitireyim ve esas konuya döneyim. Geçen günlerde yedeklerimi kurcalarken karşıma 1999 yılında konuşmacı olarak katıldığım INET-TR - V. Türkiye’de İnternet Konferansı için yapılmış bir röportaj dosyası çıktı. Konferansa konuşmacı olarak katılmıştım ama konu İnternet'in Yaramaz Çocukları
isimli bir oturumdu. Oturumu yöneten Prof. Dr. Ethem Derman hocamız. Onun mizahsen anlatım ve sunumlarıyla eğlenceli bir oturum oldu. Tanınmamak için yüzümüzde kar maskeleri ile konuştuk. Bizi tanıyan tanıyordu yine ama oturuma (bize göre eğlenceye) güzel bir hava kattı. Konferanstan sonra BT-Haber dergisi bize ulaştı ve röportaj istedi. Röportaj içinde bazı hikayelerden bahsediyoruz ve o zamanlarda durumun ne olduğunu ortaya koyuyoruz. Röportajı PDF formatı haline getirip aşağıya bağlantısını ekledim.
Röportajda ismi geçen Baxter
benim. Diğer isimleri bu yazıyı hazırlarken onlardan izin almadığım için açıklamıyorum. İzin verirlerse yazıyı güncelleyip isimleri sizle paylaşırım.